Mürver, Adoxaceae familyasına ait bir bitki türüdür. Ormanlarda ve parklarda yetişen çeşitler çoğunlukta olmakla birlikte endüstriyel amaçlı yetiştirilen çeşitler de mevcuttur.
Mürver meyveleri (Sambuci fructus), sert çekirdekli meyvelerdir. Renkleri olgunluk aşamasına bağlıdır. Başlangıçta meyve yeşildir ancak tamamen olgunlaştığında siyah ve mor renk alır. Mürver meyvelerinin zengin kimyasal bileşimlerinden kaynaklanan sağlığa yararlı özellikleri nedeniyle bu hammadde endüstride yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mürver meyvelerinin kimyasal bileşimi çeşit, çevre koşulları (ışık, sıcaklık, yağış miktarı ve sıklığı, gübreleme, yetiştirme yöntemleri), işleme yöntemi ve depolama koşulları gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Mürver, az miktarda (%2,7-2,9) protein içermesinin yanında yağ asitleri açısından da zengindir. Bunun dışında mürver meyveleri, 30’dan fazla farklı bileşikten oluşan esansiyel yağ da içerir. Mürver meyveleri aynı zamanda bir mineral kaynağıdır ve yapısında çeşitli vitaminleri de bulundurur.
Görme işlevselliği üzerinde etkisi yüksek, karmaşık bir sendrom.
Oküler yüzey normalde kornea ve konjonktival epiteli dış ortamdan koruyabilen hidrolipidik bir gözyaşı filmi ile kaplıdır.
Kanıtlar, daha kalın bir muköz-aköz karışık tabakanın üzerinde yer alan ince bir yüzey lipit tabakasını içeren, gözyaşı filminin iki katmanlı bir modelini desteklemektedir.
Bu son katmanın müsin bileşeni, göz yüzeyinin ıslatılmasına yardımcı olur ve bu da bileşenin, normalde ıslanmayan bir yüzeye yayılmasını sağlar.
Rüzgar, güneş, kuru hava, tuzlu su, duman, parlak ışık, klima, yüksek ısı, uzun süreli bilgisayar kullanımı veya kontakt lens kullanımı gibi dış veya çevresel streslere maruz kalınması durumunda, gözyaşı filmi değişebilir veya koruyucu işlevini yerine getiremeyecek kadar yetersiz olabilir, bu da kuru gözün tipik semptomları olan tahriş, yanma, kızarıklık ve yabancı cisim hissi gibi semptomlara neden olabilir.
Gözyaşı filmindeki değişiklikler, A vitamini eksikliği, göz alerjileri ve topikal ilaçlarda koruyucu kullanımı gibi göz yüzeyini etkileyen koşullar tarafından da başlatılabilir[SS1] .
Kuru Göz mekanizması ve tanımı
Kuru göz hastalığının temel mekanizması, göz yüzeyi hasarına ve iltihaplanmaya yol açan bir dizi olayın tetikleyicisi olan buharlaşmanın neden olduğu gözyaşı hiperozmolaritesidir (normalden daha yüksek tuz konsantrasyonu). Aslında Kuru Göz Hastalığının yeni tanımı şu şekildedir:
“Gözyaşı filminin homeostazisinin kaybıyla karakterize edilen ve oküler semptomların eşlik ettiği, gözyaşı filmi instabilitesi ve hiperosmolaritenin, oküler yüzey inflamasyonunun ve hasarının ve nörosensör anormalliklerinin etiyolojik rol oynadığı oküler yüzeyin kuru multifaktöriyel hastalığı.” (Definition of Tear Film & Ocular Society Dry Eye Workshop II).
LASIK ameliyatı ve Kuru Göz Sendromu
Gözyaşı tabakasındaki değişiklik, gözyaşı sıvısının üretiminin azalması veya aynı sıvı buharlaşmasının artması, özellikle oküler yüzey iltihabı, kontakt lensler, kornea cerrahisi ile ortaya çıkabileceği gibi oküler yüzey duyarlılığının azalmasıyla belirlenebilir – refraktif cerrahi de dahil olmak üzere, lakrimal bezlerin sulu üretiminin azalmasına yol açar. Özellikle LASIK (Laser-Assisted in Situ Keratomileusis) ameliyatının (Lazer eşlikli korneanın yerinde şekillendirilmesi) son derece sık görülen bir sonucu göz kuruluğudur.
Kornea ve konjonktival epitel hasarı
Genel olarak oküler yüzey iltihabı, kontakt lensler, kornea cerrahisi gibi kritik durumlarda, kornea ve konjonktiva epiteli patojenlerin girişine ve göz kapağının göz yüzeyine sürekli sürtünmesinden kaynaklanan erozyona daha fazla maruz kalır. Epitel hasarı histolojik olarak goblet musipar hücrelerinin sayısındaki azalma ve kornea ve konjonktiva epitelinin ve bunları oluşturan hücre zarlarının anormal yapıları ile gösterilir. Bu tip hasar, spesifik boyalarla (Floresein, Rose Bengal veya lissamine yeşili) yapılan kolorimetrik analizlerle klinik olarak tespit edilir ve boyanmanın derecesi, oküler kuruluğun neden olduğu hasarın yoğunluğuyla[SS2]ilişkilidir[SS3] .
Suni gözyaşı tedavisi
Suni gözyaşları, göz kuruluğunun herhangi bir aşamasında tedavi için ilk terapötik seçenek olarak kullanılır ve oküler yüzeyi uygun şekilde nemlendirebilen ve kayganlaştırabilen oftalmik solüsyonlar içerir. Bu oftalmik solüsyonlar genellikle, suyu oküler yüzeyde tutarak nemlendirici ve kayganlaştırıcı bir etkiye sahip hidrofilik polimerlerin kimyasal ve fiziksel özellikleri kullanılarak tasarlanır.
İdeal bileşim, oküler yüzey epitelinin fizyolojik özellikleriyle uyumlu olmalı ve hasar durumunda epitelin normal yapısını ve fonksiyonlarını geri kazanabileceği bir mikro ortam oluşturabilmelidir.
Kaynaklar:
•Changes in the tear film and ocular surface from dry eye syndrome, Johnson ME and Murphy PJ, Progr in Retinal and Eye Res, 2004:23, 449-474.
• Post-LASIK dry eye. Roni M Shtein. Expert Rev Ophthalmol. 2011 October ; 6(5): 575–582
• Tear film and ocular surface tests in animal models of dry eye: uses and limitations, Barabino S, Chen W and Dana MR., Exp Eye Res, 2004: 79, 613-621.
• Menoapuse and dry eye. A possible relationship, Versura P, Campos EC, Gynecol ENdocrinol. 2005 May; 20(5): 289-98, Review.
• TFOS DEWS II Report Executive Summary. Jennifer P. Craig, J. Daniel Nelson, Dimitri T. Azar, Carlos Belmonte, Anthony J. Bron, Sunil K. Chauhan, Cintia S. de Paiva, Jos e A.P. Gomes, Katherine M. Hammitt, Lyndon Jones, Jason J. Nichols, Kelly K. Nichols, Gary D. Novack, Fiona J. Stapleton, Mark D.P. Willcox, James S. Wolffsohn, David A. Sullivan. The Ocular Surface (2017)
Demirhindi Tohumu Polisakkariti (TSP), demirhindi ağacından elde edilen ve gıda endüstrisinde uzun süredir kullanılan doğal bir moleküldür. Oküler yüzey molekülleri olan müsinler ile olağanüstü benzerliği nedeniyle kuru göz sendromunun tedavisinde etkilidir.
TS-Polysaccharide, Tamarindus indica bitkisinin tohumlarından ekstrakte edilen doğal bir maddedir. Kimyasal olarak, 470 kDa orta moleküler ağırlığa sahip, suda çözünür bir galakto-ksilo-glukan polisakarittir.
Yüksek viskozite, geniş pH toleransı ve yapışkanlık gibi özelliklere sahiptir, bu nedenle gıda ve ilaç endüstrilerinde stabilizatör, koyulaştırıcı, jelleştirici ajan ve bağlayıcı olarak kullanılmıştır. Bunların yanı sıra kanserojen olmama, mukoadezivite, biyouyumluluk ve yüksek ilaç tutma kapasitesi özelliklerine sahiptir.
Demirhindi Tohumu Polisakkariti
Tamarindus indica
TS-Polisakkaridin karakteristik müsin benzeri yapısı
Demirhindi Tohumu Polisakkariti ile göz yüzeyindeki artmış kalış süresinin, yapısının transmembran müsinlere benzerliği ile açıklanabileceği düşünülmektedir.
Müsinler, nemli epitelyal yüzeylerin tüm mukus salgısında ana bileşenler olarak bulunabilen, son derece hacimli heterojen bir glikoprotein grubudur. Oküler yüzeyde, epitelyal müsinler, altta yatan epitelin dehidrasyonunu önlemek için göz öncesi gözyaşı filmi stabilizatörü, patojenlerin penetrasyonuna ve göz kırparken kornea ve konjonktiva epitel yüzeyinin ıslanmasına ve lubrikan maddesine karşı dikkate değer bir bariyer görevi görür.
“Müsin benzeri” tipteki Demirhindi Tohumu Polisakkariti’nin moleküler yapısı, mukus glikoproteinlerine ve özellikle glikokaliksteki hücre dışı projeksiyonunda kornea ve konjunktivada bulunan bir müsin olan MUC 1’e çok benzer.
Gözyaşı filmi glikoproteinlerinin tipik özelliği olan Demirhindi Tohumu Polisakkariti’nin dallı yapısı, polisakkaritin doğrudan glikokaliksin müsinlerine yapışmasını sağlar. Bu etkileşim, moleküle oküler yüzeyde daha önce mevcut olan en etkili ürün olan Hiyalüronik asitten daha yüksek bir kalış süresi verir. Ek olarak, polimerin su tutma kapasitesi yüksek olduğundan Demirhindi Tohumu Polisakkarit bazlı solüsyonlar, oküler yüzeyin uygun şekilde nemlendirilmesini sağlar ve kornea yüzeyi onarım işlemlerine uygun bir mikro ortam yaratarak onu çevresel tehlikelerden koruyan kornea öncesi gözyaşı filminin stabilitesini artırır.
TS-Polisakkaridin karakteristik müsin benzeri yapısı
TSP içeren göz damlası için patent
1990 yılında, Farmigea, Pisa Üniversitesi ve Polytech’in Demirhindi Tohumu Polisakkariti’nin incelenmesi ve karakterizasyonu konusundaki işbirliği, halihazırda kullanılan ürünün ortaya çıkmasına neden oldu.
5 Şubat 1996’da “Demirhindi Tohumu Polisakkariti ile viskoz hale getirilmiş oftalmik solüsyonlar” için 1.283.911 numaralı İtalyan patent başvurusu yapılmış ve ardından onay alınmıştır. 1998-2001 döneminde Farmigea’nın karşılaştığı zorluk, Demirhindi Tohumu Polisakkariti’nin klinik gelişime uygun bir ilaç olup olmadığını belirlemekti. 2002-2005 döneminde Farmigea’nın mücadelesi, Demirhindi Tohumu Polisakkariti’nin kuru göz sendromu[SS1][SS2][SS3] nun tedavisi için etkili bir bileşik olduğunu kanıtlamak olmuştur.
Kuru göz sendromunun tedavisinde TSP’nin özellikleri
Demirhindi Tohumu Polisakkarit solüsyonunun reolojik davranışı, Newtonian olmayan, doğru şekilde gözyaşı sıvısını taklit eder, göz kapakları açıkken çok viskozdur ve göz kapaklarının kapanmasıyla oluşan stres nedeniyle göz kırpma sırasında daha akıcıdır. Sonuç olarak, Demirhindi Tohumu Polisakkarit oftalmik solüsyonları, göz kırpma rahatsızlığını önleyerek oküler yüzeyin uygun şekilde korunmasını sağlar.
Yukarıda tarif edilen polimerin özellikleri açısından, Demirhindi Tohumu Polisakariti’ni içeren oftalmik solüsyonlar, gözyaşı filmi ile birleşerek ve buharlaşmayı azaltarak oküler yüzeyin uygun hidrasyonunu korumada etkilidir. Doğrudan kornea epitelinin yüzeysel tabakasına yapışan Demirhindi Tohumu Polisakkariti, gözü rüzgar, uzun süre güneş ışığına maruz kalma, kuru hava, klorlu veya tuzlu su gibi dış etkenlerin neden olduğu tüm saldırılardan koruyan bir etkinlik bariyeri oluşturabilir, yoğun güneş ışığı ve klima, oluşabilecek tahriş, yanma, kızarıklık ve yabancı cisim hissini önler. Koruyucu madde içermeyen oftalmik solüsyondaki Demirhindi Tohumu Polisakariti, kontakt lenslerin uzun süre takılmasının neden olduğu rahatsızlığı da azaltabilir.
[SS1]Orijinal sayfada buradan başka sayfaya link var
• Ophthalmic solutions viscosified with tamarind seed polysaccharide, Saettone MF, Burgalassi S, Giannaccini B, Boldrini E, Bianchini P, Luciani G, European Patent EP0892636. • Use of a new lachrymal substitute (TS Polysaccharide) in Contactology, Mannucci LL, Fregona I, Di Gennaro A, J Med Contactology and Low Vision 2000, 1(1): 6–9 • A scintigraphic investigation of the precorneal residence time of TS polysaccharide formulations in mild to moderate KCS patients, B. Lindsay, T. Jones, B. Brown, S. Osborne, C.G. Wilson, E. • Development of a Simple Dry Eye Model in the Albino Rabbit and Evaluation of Some Tear Substitute, S. Burgalassi, L. Panichi, P. Chetoni, M. F. Saettone, E. Boldrini, Opthalmic Research 1999;31:229-35. • Effect of Xyloglucan (TSP) on conjunctival cell adhesion to laminin and on corneal epithelium wound healing, S. Burgalassi, L. Raimondi, R. Pirisino, G. Banchelli, E. Boldrini, M. F. Saettone, Eu. J. of Ophthalmology 2000 Jan-Mar;10:71-6. • Assessment of spontaneous contamination and evolution over tiem of pathogens introduced into ophthalmic formulations with a new lacrimal substitute (TAMARIND SEED POLYSACCHARIDE) after first opening, E. A. Debbia, E. Boldrini, I.Gualco, A.M. Schito, A. Marchese, Italian Journal of Dental and Clinical Microbiology • Interaction between contact lenses and artificial tears: a Nuclear Magnetic Resonance Study, N. Pescosolido, L. Casciani, C. Castro, C. Manetti, ATO, 2004. • Comparison between two tear substitutes in contact lens wearers, A,V, Bux, S.Z. Scalinci, L. Scorolli, M.C. Morara, R. Meduri, ATO, 2003. • Establishing the tolerability and performance of tamarind seed polysaccharide (TSP) in treating dry eye syndrome: results of a clinical study, M. Rolando & C. Valente; BMC Ophthalmology volume 7, Article number: 5, 2007